SÜREKLİLİK VE KIRILMA BAĞLAMINDA FETVA USULÜ (İBN ÂBİDÎN ÖRNEĞİ)
Hoca: Prof. Dr. Mürteza Bedir
Sekreter: Muhammet Daştan
Saha: Fıkıh
Tür: Atölye
Süre: İki Dönem
Katılımcı Sayısı: 26
İslam dünyasında hicrî IV. /miladi X. yüzyılın başında fıkıh mezheplerinin teşekkülünü tamamlamasından XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadarki uzun süreçte mezhep yapıları, fıkhî bilginin üretiminin yöntem ve zeminini tesis etmek ve bu çerçeveyi devam ettirmek suretiyle geçmişte herhangi bir Müslüman devlet düzenindeki hukuki istikrar, güvenlik ve sürekliliğin sağlanmasında önemli bir role sahip olmuştur. Söz konusu edilen her bir fıkıh mezhebi, diğer mezheplere karşı geliştirdikleri dış tutarlılığı, fıkıh usûlü vasıtasıyla temellendirip savunurken iç tutarlılık ve değişime uyum sağlayarak ortaya çıkan yeni birtakım meselelere yön verme noktasında ise mezhep içi işleyişte esas alınması lazım gelen kaide ve esasları, fetva usûlü veya mezhep içi tercih usûlü çerçevesinde teorik bir yapıya kavuşturmuştur. Hanefi mezhebi özelinde ifade etmek gerekirse fukaha arasında müsellem kabul edilen söz konusu bu ilke ve prensiplerin, ağırlıklı olarak başta furû-i fıkıh kitapları olmak üzere usûl-i fıkıh kitaplarının içtihat bahislerinde, edebü’l-kâdî, edebü’l-müftî ve fetvâ literatüründeki bazı eserlerde dağınık biçimde yer aldığı görülmektedir.
XIX. yüzyıla gelindiğinde ise klasik Hanefi fıkhının son ve üst düzey temsilcilerinden biri olarak Muhammed Emin b. Ömer İbn Âbidîn (v. 1836), fetvâ usûlüne dair bu kaideleri derli toplu bir şekilde ortaya koyduğu Ukûdu resmi’l-müftî ve bu eserin şerhi ile örf risalesi gibi müstakil eserler kaleme almıştır. İbn Âbidîn’in bu eserlerinde ortaya koyduğu görüşler ve öne çıkardığı hususlar, her ne kadar kendinden çok daha önceki fukahanın nezdinde bilinen şeyler kabilinden olsa da özellikle onun yaşadığı dönem ve coğrafya dikkate alındığında, modernleşmenin arefesinde özellikle fıkıh disiplini üzerine muhtelif görüş ve eserler ortaya koymuş bir fakih olarak onu bu türden eserler yazmaya, bu metinlerde vurgulu ifadelere ve birtakım tekliflere yer vermeye sevk eden saiklerin neler olduğu, üzerinde durmayı hak eden bir nitelik arz etmektedir.
Öte yandan XIX. yüzyılın ikinci yarısında hazırlanan bir kanun metni hüviyetindeki Mecelle ve sonrası sürecin, fıkhın mahiyeti ve üretildiği mezhepsel zemin üzerinde sebep olduğu kaymalar ve köklü dönüşümler göz önünde bulundurulduğunda, bu sürece doğru yaşanan hukuki dönüşümlerin etraflıca ele alınmaya muhtaç olduğu aşikardır. Bu bağlam çerçevesinde, İbn Âbidîn’in mezkûr eserlerindeki bakış açısının arka planı, onun mezhep geleneği içerisindeki konumu, literatürde ileri sürüldüğü üzere onun düşüncesinin Mecelle üzerinde gerçekten bir etkisinin bulunup bulunmadığı ve nihayet modern fıkıh düşüncesinin çözüm arayışları üzerine, üç aşamadan oluşan uzun süreli bir atölye faaliyeti yürütme ihtiyacı görülmektedir.
İşte bu ihtiyaca binaen, İlimler ve Sanatlar Merkezi İhtisas Çalışmaları kapsamında, 2020-2021 Güz ve Bahar Döneminde, Prof. Dr. Murteza Bedir Hoca ile “Süreklilik ve Kırılma Bağlamında Fetvâ Usûlü-İbn Âbidîn Örneği” başlıklı bir atölye faaliyeti başlatılmıştır. İbn Âbidîn’in ilk olarak Şerhu Ukudi Resmi’l-Müftî’sinin ve daha sonrasında ise örf risalesinin merkeze alınmak suretiyle bölüm bölüm okunarak ve ilave metinlerle de zenginleştirilerek katılımcılar tarafından sunulduğu ve Hoca nezaretinde interaktif bir ortamda tartışıldığı atölyeye, İslam Hukuku bölümünde yurtiçinde ve yurtdışında lisansüstü eğitim ve araştırma faaliyetlerini sürdüren farklı kademelerdeki 26 araştırmacı katılmaktadır. 2 Ekim 2020 tarihindeki ilk oturumla başlayan atölyenin halihazırda ilk altı oturumu gerçekleşmiş olup atölye, iki haftada bir çevrimiçi olarak düzenli bir şekilde sürdürülmektedir. Nihai amaç olarak ise bu faaliyetin bir proje halinde sempozyuma dönüştürülmesi hedeflenmektedir.
Süreklilik ve Kırılma Bağlamında Fetvâ Usûlü : İbn Âbidîn Örneği (İkinci Yıl)
İslam dünyasında fıkıh mezheplerinin teşekkülünü tamamlamasından XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadarki uzun süreçte mezhep yapıları, fıkhî bilginin üretiminin yöntem ve zeminini tesis etmek ve bu çerçeveyi devam ettirmek suretiyle geçmişte herhangi bir Müslüman devlet düzenindeki hukuki istikrar, güvenlik ve sürekliliğin sağlanmasında önemli bir role sahip olmuştur. Diğer mezhepler gibi Hanefi mezhebi de bir yandan bu sürekliliği devam ettirirken öte yandan ortaya çıkan yeni birtakım meselelere yön verme noktasında ise mezhep içi işleyişte esas alınması lazım gelen kaide ve esasları, fetva usûlü veya mezhep içi tercih usûlü çerçevesinde teorik bir yapıya kavuşturmuştur. Yine Hanefi mezhebi özelinde ifade etmek gerekirse fukaha arasında müsellem kabul edilen söz konusu bu ilke ve prensiplerin, farklı edebi türler içerisinde dağınık bir biçimde yer aldığı görülmektedir.
XIX. yüzyıla gelindiğinde ise Muhammed Emin b. Ömer İbn Âbidîn (v. 1836), fetvâ usûlüne dair bu kaideleri derli toplu bir şekilde ortaya koyduğu Ukûdu resmi’l-müftî ve bu eserin şerhi ile örf risalesi gibi müstakil eserler kaleme almıştır. İbn Âbidîn’in ortaya koyduğu görüşler ve öne çıkardığı hususlar, yaşadığı dönemin şartları itibariyle bazı yenilikler ihtiva etmektedir. Bu itibarla İbn Âbidîn’i birtakım tekliflere yer vermeye sevk eden saiklerin neler olduğu, üzerinde durmayı hak eden bir nitelik arz etmektedir. Ayrıca XIX. yüzyılın ikinci yarısında hazırlanan Mecelle ve sonrası sürecin, fıkhın mahiyetinde ciddi değişim ve dönüşümlere sebep olduğu nazarı dikkate alındığında, İbn Âbidîn’in sözü edilen eserlerinin anlaşılmasının gerekliliği fıkıh tarihi açısından hayati bir önem arz etmektedir.
Buna matuf olarak İSM İhtisas Çalışmaları kapsamında, 2020-2021 Güz ve Bahar Dönemlerinde, Prof. Dr. Mürteza Bedir ile “Süreklilik ve Kırılma Bağlamında Fetvâ Usûlü-İbn Âbidîn Örneği” başlıklı bir atölye faaliyeti başlatıldı. Atölyenin 14 oturum süren ilk aşamasında İbn Âbidîn’in Şerhu Ukûdi Resmi’l-müftî’sinin müzakeresi tamamlandı. Ramazan Bayramı sonrasındaki 8 oturum süren ikinci aşamada ise İbn Âbidîn’in bahsi geçen ilk risaleyi tamamlayacak şekilde kaleme aldığı ve örfe dair görüşlerini daha açık surette arz ettiği Neşru’l-A’rf fî Binâi Ba’di’l-Ahkâm ale’l-Urf adını taşıyan risale tartışıldı.
2021-2022 döneminde ise üçüncü aşamaya geçilmesi ve atölyenin İbn Âbidîn’in risaleleri bağlamında müzakere edilen görüşlerinin merkeze alındığı bir çalıştay hazırlığı şeklinde yürütülmesi planlanmaktadır.
01.06.2024