"İslâmî Eğitimin İlkeleri"-Prof. Dr. Recep Şentürk
İSM öğrencileri olarak Recep Şentürk hocamızla İstanbul dışındaki bir mekanda, samimi bir ortamda bir araya gelebilmenin mutluluğunu yaşadık. Hocamız Recep Şentürk, İslâmî eğitim sistemi ve eğitim tasavvuru üzerine bir hasbihal gerçekleştirdi. Kısa bir süre önce Londra’da İslâmî okulların müdürleri ile bir toplantıya katıldığını aktaran Şentürk, orada “What makes an education Islamic? (Bir eğitim nasıl İslâmî olur?)” isimli konferansında deklere ettiği İslami eğitim için gerekli 9 maddeyi İSM öğrencileriyle paylaştı.
Şentürk, ilk olarak İslâmî eğitimin amacının insan-ı kâmil yetiştirmek olması gerektiğinin altını çizdi. Farklı ülkelerin eğitim sistemlerine ve amaçlarına değinen hocamıza göre modern eğitimin amacı iyi bir vatandaş ve pragmatik bir insan yetiştirmek iken İslâmî eğitimin amacı her yönden kâmil bir insan yetiştirmek- tir. İkinci olarak, İslamî eğitimde eğitim metodunun doğru tespit edilmesi gerekmektedir ve bu metodun Kur’ân ve sünnetin çizmiş olduğu yol olan ta’lîm ve tezkiye metodu olduğu söylenebilir. Modern akademik eğitimde tezkiye devre dışı bırakılmışken İslâmî bir eğitimde tezkiye vazgeçilmezdir. Üçüncü olarak İslamî eğitim bir akıl yürütme metoduna sahip olması gerekir ki bu metot da fıkıh usûlüdür. Fıkıh usûlü sadece fıkıh ile alakalı bir mesele olarak algılanmamalı, bir Müslüman olarak hayata, dine, tabiata bakışımızda akıl yürütmenin bir yöntemi olarak anlaşılmalıdır.
Dördüncü olarak, İslâmî eğitim materyalist tek katmanlı varlık anlayışına değil çok katmanlı varlık anlayışına dayanmalıdır. Nitekim kadim geleneğimizdeki varlık anlayışı zaten böyledir. Beşinci olarak, İslâmî eğitim modeli âdemî temelli olmalı ve evrensel bir dünya görüşünü benimsemelidir. Bu anlayış netice- sinde bir Müslüman sadece İslâm toplumuna karşı değil bütün insanlığa karşı vazifeli olduğunun bilincinde olmalıdır. Altıncı olarak, İslâmî eğitim modeli İslâm medeniyetinin birikimini, geleneğini ve mirasını asla reddetmemeli ve bütün bunlara sahip çıkmalıdır. Geçmişe sahip çıkmak kadar geleceğe de bakmak gerekir ve İslâmî eğitimin gençlere mutlaka bir gelecek vizyonu sunması icap eder. Yedinci olarak, Müslümanların sahip olması gereken bu gelecek vizyonunun Açık Medeniyet tasavvuruna dayanması gerekmektedir. Sekizinci olarak, Müslümanların geçmişte sahip olduğu ama günümüzde sönmeye yüz tutmuş isnad geleneğinin ihya edilmesi gerekir ve bu isnad geleneği ilmi hayatımızdan içtimai hayatımıza kadar her alanda tekrar tesis edilmelidir. Dokuzuncu olarak da İslâmî eğitim modelinde ilim mukaddes olarak bilinir ve asla metalaştırılamaz. İlmin hem bu dünyaya hem ahirete yönelik olarak ulvî duygularla ta’lîm ve taallüm edilmesi, seküler amaçlara kurban edilmemesi gerekmektedir.
Hocamıza göre modern akademik eğitim formatı içerisinde İslâmî ilimler birbirinden uzaklaştırılmış, tasavvuf, kelam ve fıkıh gibi temel İslâmî ilimlerin birbirleriyle arası açılmıştır. İslâmî ilimlerde yaşanan bu ihtisaslaşma ve ayrışma çok ciddi sorunlara yol açmış ve yanlış bir İslâm tasavvurunun oluşmasına sebep olmuştur. Buna göre İslâmî ilimlerin aralarındaki rabıtanın tekrar kurulması sadece ilmî geleneğimizi tekrar canlandırmayacak, bunun yanında İslâm’ı bütünlüklü ve kuşatıcı bir şekilde anlamamıza da yardımcı olacaktır.
27.01.2017